1993 yılında Teksas’ın Waco kentinde yaşanan ve dünya kamuoyunda büyük yankı uyandıran kuşatma, ABD federal güçleri ile Branch Davidians tarikatı arasında gerçekleşmişti. Ancak bu trajedide genellikle gözden kaçan bir detay vardı: ölenler arasında 23 İngiliz vatandaşı da bulunuyordu. “Waco Untold: The British Stories” adlı iki bölümlük belgesel serisi, bu unutulmuş İngiliz mağdurların hikâyelerini merkeze alarak olaylara farklı bir açıdan yaklaşmayı amaçlıyor. Belgesel, David Koresh’in liderliğindeki tarikatın nasıl uluslararası bir çekim merkezi hâline geldiğini ve Britanya’dan gelen kişilerin bu tarikata nasıl katıldıklarını detaylarıyla ele alıyor.
Belgesel, İngiltere’den Amerika’ya gelen gençlerin, dini arayışları uğruna Koresh’in topluluğuna nasıl katıldıklarını, orada geçirdikleri süre boyunca yaşadıkları dönüşümleri ve nihayetinde Waco kuşatması sırasında yaşanan trajik sonu gözler önüne seriyor. Aile üyeleriyle yapılan röportajlar, arşiv görüntüleri ve dramatik anlatımlarla desteklenen yapım, izleyiciye sadece bir trajediyi değil, aynı zamanda bir inanç yolculuğunu da aktarıyor. Bu bağlamda yapım, yalnızca Amerika’da yaşanmış bir trajediyi değil, Britanya toplumunu da etkileyen bir olaylar zincirini gün yüzüne çıkarıyor.
Yapımcılığını MultiStory Media’nın üstlendiği ve ITVX platformunda yayınlanan bu belgesel, derin araştırmalara ve tanıklıklara dayanıyor. Belgeselin yönetmen koltuğunda Stuart Bernard otururken, müzikleri ise Peter Michael Davison tarafından bestelenmiş. Görsel anlatımı ve atmosferiyle de dikkat çeken seri, izleyiciyi olayların içine çekmeyi başarıyor. İngiliz kurbanların ve ailelerinin gözünden anlatılan hikâye, daha önceki Waco yapımlarında yer bulamayan detaylarla zenginleşiyor.
“Waco Untold: The British Stories”, sadece bir kült liderinin hikâyesini değil, aynı zamanda onun etkisi altına giren farklı coğrafyalardan insanların da dramını anlatıyor. Bu yönüyle belgesel, Waco olaylarına uluslararası bir mercek tutarak hem dini inançların nasıl manipüle edilebildiğini hem de trajedinin sınır tanımadığını gösteriyor. İzleyiciye empati kurma imkânı tanıyan ve farklı bir bakış açısı sunan bu iki bölümlük mini dizi, özellikle insan psikolojisi, dini hareketler ve toplumsal trajediler üzerine düşünenler için oldukça etkileyici bir izleme deneyimi sunuyor.
